Kayıtlar

Yazıyoooor!

Resim
Ayşe Gaffaroğlu:1960 Nevşehir Herikli Mahallesi doğumlu. 1978-1984 yılları arası Ziraat Bankasında çalıştı. Koop-İş sendikası yönetim kurulu üyeliği  yaptı. Çalıştığı Tarım Kredi Kooperatifleri Genel müdürlüğü’nden 2002 yılında ayrıldı.  Emekli olunca Uğur Mumcu Vakfı’nda yaratıcı yazma seminerlerine katıldı. “Sokak Yazarları” adı altında toplanmış bir grup arkadaşıyla öykü kitapları çıkarttı. SENDER’in yürüttüğü senaryo yazım kurslarına katıldı.  Bir süre Mardin’de bir gazetede sonrasında birçok işte çalıştı. 2002-2005 yılları arası Ankara’da KAŞIK lokantasını çalıştırdı. Orada yazdığı romanı BİR KAŞIK MUTLULUK genç yaşta, hiçbir şeysiz, yalnız yola çıkmış, esnaflık yapan iki çocuklu bir kadının mücadelesini anlatır. Berbat bir lokantayı üç yılda marka yapıp devir ettikten sonra, 2005 yılında Ürgüp’e bağlı Ayvalı Köyü’ne yerleşti. Yıllardır biriktirdiği kitaplarla köy çocuklarına bir kütüphane açtı.  Ankara’dan pek çok şair ve yazarın katıldığı şahane bir açılış yap...

ÜLKEM

Resim
  DENİZİN BİTTİĞİ YERDE RÜYALARIMIZDA YÜZERİZ ÜLKEM Bembeyaz yağıyor bak hatıralar İşte yine karşı kaldırımdayım Sadece sen yoksun ama ne çıkar Hatırlamaktayım, yaşamaktayım   Annesi seslendi “Baban geliyor!” Ülkem ve kardeşi kapıda yerlerini aldılar. Her akşam aynı saatte gelirdi evin babası. Annesi ceketini alır, Ülkem terliklerini ayağına uzatır, kardeşi Köyüm ile bir ağızdan “Hoş geldin baba.” derlerdi. Yine öyle yaptılar. Ülkem terlikleri uzatırken babası saçını okşadı “Hanım, kızıma bir valiz hazırla, kampa gidiyor.” dedi. Saçlarına sürünen babasının elleri miydi? Yutkundu… Kamp mı? Ne kampı? Öğretmenleri yeni anlatmıştı Hitler’in esir kamplarını. İnsanlara ne eziyetler yapıldığını… Birden yırtık pırtık elbisesiyle tel örgülere yapışmış, çapaklı kara gözleri görüntülendi hayalinde… Babası, yeleğinin cebindeki köstekli saatini çıkardı masanın üstüne koydu. İki kez göğsüne doğru çekti pantolonunu. Geceleri güvelerin yiye yiye bitiremediği, bordo kadife kumaş ...

Derya İren Akbıyık

Resim
DERYA İREN AKBIYIK Kütüphaneye gelen misafirleri burada kısaca anlatıyorum ya. Derya öyle kısaca anlatılacak insanlardan değil. O günlerde bile öz geçmişi on dokuz sayfaydı. Şimdi kim bilir oooooo. Tanışmamız, hiç bir şey tesadüf değildir denecek kadar tesadüftü.  Bir sabah işe gittiğimde servis müdürüm kibarca, iş akdimin fesih edildiğini, kabaca yani kovulduğumu söyledi. Yıllarca çalışma hayatının arkasından  sabah pijamalarla evde kalmak, bir koltuktan öbürüne oturmak, çay, sonra kahve, sonra yine çay, bir daha mutfak, tuvalette gazete okumayı denmek, yatak örtüsünü düzeltememek deneyimi geçirdiğim tuhaf bir günün ardından çareyi akşam tiyatroya gitmekte buldum. Çağdaş sanat merkezinde Ferhan Şensoy'un ferhangi şeyler oyunu vardı. Sokak yazarları ekibi ile çıkarttığımız kitaplarımızla girişteki salonda stant açmıştık.  Eylül Öyküleri yeni fırından çıkmış ekmek kokusuyla masaya yayılmıştı. Ben de gelip geçene tanıtım  ve satış yapıyordum. Birinci perd...

AHMET TELLİ

Resim
KÜTÜPHANE-4 A HMET TELLİ On beş yıllık evliliğim biteli bir yıl olmuştu.  Çocukların özel okul ücretlerini ikinci yıl için ödememe olanak yoktu. Ben de bir gece, haritayı açtım, araştırdım. Yerleşecek  bir kasaba bulmalıydım. Duydum ki özel okulu olmayan kasabalara, memurlar tayin dolayısı ile giderse, çocukları Anadolu Lisesinde okuyabilir miş.  Erdek, Ayvalık,Mudanya üç yer seçtim. Oğlumun doktoru için İstanbul'a yakın olmalı,annem için Kocaeli'ne yakın olmalı,yalnız bir kadının yaşaması için rahat ve ileri görüşlü insanlardan oluşmalı, deniz kenarı, çok soğuk olmayan diye uzayıp giden liste pek de mütevazı değildi ama çok şey istersen, çok şey verilir, dediler.  hepsi de oldu. Mudanya yerleşmek için çok doğru bir yerdi. Tayinimi yaptırdım. Fakat gidip ev kiralamalıydım. İzmit’ten otobüse binerken büfeden bir kitap aldım. Kalbim Unut Bu Şiiri- Ahmet Telli. okuduğum her satırda kendi duygularımı buluyordum. Kalbim pır pır , şiirlerin umut dolu yol...

KEVSER RUHİ.

Resim
KÜTÜPHANE-3 Kütüphanenin yapılışında, önce siyasi sebepler aradılar, hatta kendime büro yaptığım söylentileri dolaşmaya başladı. Tabii insanlar dolandırıcılığı, yalancılığı o kadar benimsediler ki, dürüstlük, doğruluk, fedakarlık, vatanseverlik nedir unuttular. Eğer yirmi beş yıllığına devlete bağışlarsak kütüphaneyi, bakanlık bize bir memur gönderebilirmiş. Çünkü ben ne kadar süre her gün açabilirim bilmiyordum. Zaten her gün açmadım, haftanın dört günü, öğleden sonraları, şalvarımı giydim, köpeğim Nisan'ı da yanıma alıp gidip açtım.  Fareli köyün kavalcısı gibi arkamdan gelen çocuklarla, kahvenin önünden yürürken pek mutlu olurdum. Anneleri tarlaya gidince evdeki küçüklere bakmak zorunda olduklarından, çocukların çoğu kardeşlerini de getiriyordu.  Kızımın çalıştığı şirketteki arkadaşları,  onlar için de bol bol boya kalemi ve  renkli kitaplar gönderdiler. Neyse misafirlere dönelim. Ankara ekibinde arkadaşım Kevser de açılışa geldi.  UMAG So...

AYÇA NUR KİP AKYOL

Resim
KÜTÜPHANE -2   sana ve ailesine sabır diliyorum. 2001 yılı Ankara kışı. UMAG  Sokak Yazarları toplantılarının son  dakikalarına, pür telaş yetişen ay yüzlü bir kız var. Hemencecik yerine oturur kısacık öykülerini, sıcacık, yumuşacık sesiyle okur, sonra da eleştirmemiz için sessizce bekler. AYÇA NUR KİP. Sonraki günlerde gurup olarak , okuma toplantıları sonunda Metin'in bürosuna gider, yazdıklarımızı düzeltirdik. Sohbet öyle tatlı gelirdi ki acıkınca  Kolej'deki Ordulular Vakfına gider, yemek yer, rakı muhabbeti yapar,  şarkılar söylerdik. O küçük Ayça, mikrofona gelince, kocaman olur ve yüreğimizi dolduran türkülerini  söylerdi.  Çok eğlenir, birbirimize şımarırdık. Bir akşam toplantı sonrası, birlikte benim eve gittik ve yanakları al al, evlenmeyi düşündüğü çocuğu anlattı. Ahmet, İngiltere'de okumuş, buralara uyum sağlamakta güçlük çekiyordu. Birlikte Lonra'da yaşamayı istiyormuş. Fakat Ayça,  Ankara'nın köylerindeki çocuklara koro...

HASAN UYSAL

Resim
KÜTÜPHANE- 1   2005 yılında Ayvalı köyüne yerleştikten sonra ilk işim bir kütüphane açmak oldu.Yıllarca biriktirdiğim kitaplar epeyce olmuştu. O günkü muhtar, bana imamın oturduğu  iki odalı lojmanı verdi.(Üzülmeyin, sonradan imamımıza bahçeli villa yapıldı!). Çalıştığım otelin sahibi Serpil Hanım, depolardaki boyaları kullanabileceğimi söyledi. Günlerce uğraştım. Kahvede oturan erkekleri rica minnet kaldırarak yardıma çağırdım. Sağ olsunlar iki yaşlı amca, zaman zaman ucundan tuttular. Gençler, bel bel bakıp “karı kendine çalışma odası yapıyor” diye fısıldaşdılar. Ciddi bir tanıtım yapmak, köylüyü heveslendirmek için açılış programı düzenledim. Ankara'daki arkadaşlarıma duyurdum ve davet ettim. Kadınlar, kendi kimliğini unutmuş kadınlar, hiç tanımadığım kadınlar, yüreği iyilik, umut doğuran kadınlar, açılış hazırlıklarında yolumu kesip “Ayşa’nım ben şunun karısıyım dolma yapacağım, bunun geliniyim börek yapacağım, kütüphanenin merdivenini süpüren Musa'nın ann...