Ayşe
tatilde 4
Nerede
kalmıştık ha!
Öğle
yemeğine eve geliyorum hem kantinde sıra uzun hem de paramı dikkatli
harcamalıyım. Bir dilim karpuz almıştım. Burada böyle, öyle karpuzu kucaklayıp
götürmek yok.
Sokak
aralarında domates, biber, patlıcaaan diyenler de.
Zaten karpuz da sıcak suyla yıkanan keçeleşmiş kazaklar gibi. Bir de yoğurt açtım, üzerinde (greek style natural %0 FAT yazıyor. Şişmanlatmıyormuş ya 3 dilim ekmekle anca doydum!
Yoğurdumuza bile sahip çıkamayıp Yunanlılara kaptırmışız ya aferin bize. Türk kahvesinin yalnız içilemediğinin, kimseyi bulamayınca her on beş dakikada bir acıkıldığının, çikolatanın tedavi edici özelliğinin bir açıklaması vardır.
Zaten karpuz da sıcak suyla yıkanan keçeleşmiş kazaklar gibi. Bir de yoğurt açtım, üzerinde (greek style natural %0 FAT yazıyor. Şişmanlatmıyormuş ya 3 dilim ekmekle anca doydum!
Yoğurdumuza bile sahip çıkamayıp Yunanlılara kaptırmışız ya aferin bize. Türk kahvesinin yalnız içilemediğinin, kimseyi bulamayınca her on beş dakikada bir acıkıldığının, çikolatanın tedavi edici özelliğinin bir açıklaması vardır.
Yağmur
başladı
Öğleden sonra kütüphaneye gittim. Muhteşem bir bina, geniş, ferah, düzenli. Bir kartım var pin koduyla bilgisayara girip ödev yapıyorum. Bir saat sonra ücretsiz süre dolunca devam edersem saati 1 pound. Genç kadınlar bebekleriyle geliyor, üç yaş öncesi için oyuncaklarla dolu bir bölüm var. Anneler kitap okurken çocuklar oynuyor. Yaşlılar tekerlekli sandalye ile geliyor, onlar için okuma odası var. İsterlerse gençler onlara kitap okuyor. İş adamlarının yalnız çalışabilmesi için tek tek odalar yapılmış. Üst kat kulüp gibi, gazete okuyan tenis çantalı adamlar hafta sonları da workshoplara katılıyorlar. Kantini ve satışa sunulan kartpostalları unutmamak gerekir. Yaşlı kadınlar tığ işleri ve merserize yünlerle birbirlerine örnekler gösteriyor ve bir muhabbet bir muhabbet.
Çok
üzüldüm çoook. Emeklerimin kıymete geçmemesine mi anayım, anlaşılamamaya mı? Bu
yıl benim kütüphaneyi boşaltırken ki halimi anımsadım. Köye yerleştiğim ilk yıl
imam lüx lojmana çıkınca onun evini bana verdiler. İki odalı bin beş yüz
kitaptan oluşan bir kütüphane yaptım. Yazarçizer arkadaşlarım geldi, köy kadınları
yöresel yemekler yaptı muhteşem bir açılış yaptım. Köylü opera sanatçısı Ayça
arkadaşımdan dinlediği türküleri bu gün bile anlatırlar. Her gün öğleden sonra
köy çocuklarına öyküler okudum, onlara hayal kurmayı öğrettim. İki yıl sonra
çalıştırdığım kız çocukları Anadolu Lisesi kazanma şansı buldu. Gururlandım,
gönendim. Fakat son yıllarda zihniyet geriledi, insanlar makarnayla mutlu
olmayı öğrendi. Hiçbir bürokrat ne geldi ne gördü ne sordu. Bir sokak üsteki
okulun öğretmenleri bile merak etmedi. Okul müdürü çocuklara yazın Türkçe kitap
okursanız kuranı öğrenemezsiniz dediğin de yedinci yılımdı. Yoruldum yenildim.
Kitapları hapishanelere dağıttım. Binayı boşalttım.
Çıktım bahçe duvarının üzerine oturup ağladım.
Çıktım bahçe duvarının üzerine oturup ağladım.
Yağmur
durdu, güneş açtı.
Bizim
dağlarda da umuda uyanan güneşler açar mı ki!
Yorumlar
Yorum Gönder