YETİŞ VE ERCAN
Sokaktan iki adam; sokakta
yaşıyor, sokakla yaşıyor, sokaktan kazanıyorlar ekmek paralarını. Ankara'nın bozkırında egzoz ve sigara
dumanıyla karışmış kömür kokusunda mekan edinmişler Saman Pazarının köşe
başlarını. Konuk olduk, Kurşunlu Caminin duvarından oluşan sığınaklarına.
Sigara dumanından sararmış
bıyıkları, kara gözleri, kırk yaş yorgunluğunu yumuşatmış Ercan. Yalancılığın, riyakârlığın,
belleksizliğin cirit attığı bu ülkeyi incitmeden yaşamaya kararlı asker tıraşı
uzamamış Yetiş.
Sorular sorduk; kör gözle
dolaşıp, görmeden geçtiğimiz, “bizden” ayrı düşündüğümüz ama “bizi biz yapan”
ayrıntıların tuzu, biberleri olan Zurnacı Yetiş ve Davulcu Ercan'a:
- Nasıl başlıyorsunuz bu
mesleğe?
Yetiş,
-Çocukluğumuzdan abla; babadan oğula geçer çalgıcılık.
Kırıkkale’nin Elmalı Köyündeniz. Dedelerimizden tarla, tapanımız yok.
Okuyamadık çoğumuz. Keşke imkânımız olaydı da, okuyaydık. Ama birileri de bu
işi yapmalı. Bilirsiniz törelerimizin vazgeçilmezi davul ve zurna;
çocukluğumuzdan beri bu seslerle büyürüz. Hani doğuştan sanatçı derler ya, işte
öyle bir şey...
-Nasıl bulurlar sizi düğünü
derneği olanlar?
Ercan,
-Yıllardır bilinir burası. Düğünü
derneği olan gelir, pazarlık ederiz, artık ne verirse! Daha doğrusu kim fiyat
kırarsa o gider. Ben yüz milyon derim, oradan bir arkadaş altmış verir o gider.
Birbirimizle kavga etmeyiz Allah kime rızkını münasip görürse o gider. Bugün
olmuş, dolmuş parası üç TL, Bazen üç dolmuşla gideriz. Gecekondu kiraları
başını aldı gitti; iki yüz binden başlar. Hepimizde var üç-beş bebe, kaç para
verseler gideceğiz, elimiz mahkûm. Ablacığım çocuk yapmak da kabadayılık ister
bu devirde!
-Ramazanlarda da davul
çalıyorsunuz. Hadi sizden bir mani alıyım mı?
Ercan ve Yetiş,
-Emrin olur. Keşke söyleyebilsek;
şimdiki ramazanlarda mahalle muhtarları bir kamyonetin teybinden davul
kasetlerini, mikrofona verip ahaliyi uyutuyorlar; uyandırmaları
gerekirken!
-Davulu biz çaldık parsayı
başkası topluyor! Ama biz senin için bir kaç tane söyleyelim.
Davulum dum dum öter Sahura kalkmak gerek
Kapında vurdum yeter Davula tokmak gerek
Biraz daha uyursan Ben de oruç tutarım
Gün doğar horoz öter Veren olursa börek
Sahur oldu uyan yar Kalenin ardındayım
Misk ambere boyan yar Saatin dördündeyim
Yastık seni incitir Merak etme
sevdiğim
Gel sineme dayan yar. Hep senin derdindeyim
-Bu işi olanaksızlardan mı
yoksa sevdiğiniz için mi yapıyorsunuz?
Yetiş,
-Abla buna sizler “yaşam tarzı” diyorsunuz ya, aynen öyle!
Ama daha çok da mecburiyetten. Biz
sürünüyoruz, çocuklarımız bari okusun istiyoruz. Kışın soğuğunda gene buralarda
bekleşiriz. Ancak bir asker eğlencesi olursa çağrılırız. Dediğin gibi,
eğlenceli de bir iş. Bize içki ikram ederler, içmeyiz. İtin köpeğin ayağına
niye düşelim? Ben de onun gibi zurna olsam, zurnayı üflemeye takatim kalmaz, ya
da davulun ritmini kaçırırım. Düğün sahibinin akrabaları bizi böyle görürlerse
bir daha çağırırlar mı abla? Olmaz öyle şey, ben davulumu zurnamı çalar,
aldığım bahşişe, keyfime bakarım.
-İşinizin tehlikeleri de var
mı?
Yetiş,
-Düğünlerde adam içer, gelip şunu
çal bunu çalma der. Biz Tarkan ya da Neşet Ertaş değiliz ki kendi müziğimiz
olsun! Ancak yöremizin havasını biliriz. Erzurumlu bir istek yapsa ben ne
bilirim! Ama ille de tuttururlar... Allah kötüyle karşılaştırmazsa başka bir
tehlikemiz yok çok şükür.
-Bir dernek kurup birlik
olmayı düşünmediniz mi hiç?
Ercan,
-İlahi abla; nasıl yapalım, kolay
iş mi? Keşke birileri önayak olsa, hem bir mekânımız olur, hem de fiyatımız
beli olur. Üç beş kuruşa tamah edip de birbirimize hasetlenmeyiz. Uyduruk şarkı
söyleyen popçulardan değerliyiz, hiç olmazsa ata müziğimizi yaşatıyoruz.
Müsaade istediler efendice;
“çok oyalandık, bakarsın bir iş çıkar;
kaçırmayalım, akşam olup gelir. Sabah beri dikilmekten yorulan
ayaklarımızın hakkı çıksın.” dediler.
Günün telaşında, kendi aşklarımızın peşinde,
doyuramadığımız nefsimizle üç boyutlu yaşamımızda, bakıp da görmediğimiz bu güzel insanlara
selam vermek de bizim borcumuz diye düşünüyorum. Yazık ki, “zurnanın son
deliği” dediklerimizin zurnayı dillendirenler olduğunu hiç düşünmüyoruz...
Yorumlar
Yorum Gönder