Ayşe Afrika'da

Ayşe Afrika’da




Cape Town'dan 1
Geçen yıl İngiltere macerası yaşadıktan sonra karar verdim ki böyle tek başına gezmek insanı verimli kılıyor. (Sanki haydi gezelim diyenler, sırada bekleyenler kuyruk olmuştu!) Bu yolla gezmek çok güvenli. İstanbul’da İDEALİST isminde bir şirket var. Sahibi Elif Yıldızkaya, güvenilir, ciddi çalışan bir kadın, reklam olsun, tavsiyemdir. İstediğiniz özelliklere göre aile bulunuyor, sizi uçaktan inişte karşılıyorlar, okulun ilk günü transferinizi sağlıyorlar, kahvaltı ve akşam yemeği düşünmüyorsunuz, haftada bir kez çamaşırınız yıkanıp odanız temizleniyor, eve geç kalsanız sizi merak eden insanlar var. Eh daha ne olsun.
Uçak yolculuğum çok güzel geçti. Bebekli kadınlar için ayrılan son cam kenarını Öykü  Evi tatili indirimi sözü vererek mavi gözlü, salak sırıtışlı bir kadın görevliden aldım.  Tam önümdeki hamile kadın koltuğuna da bir adam geldi oturdu. Aman Allahım1 Uzun zamandır böyle yakışıklı görmemiştim! Kesin salak sırıtışlı kadın vermiştir orayı da. Yoksa adam arkamda sıradaydı da ona mı sırıtıyordu kız, bilmem. Gözünüzü kapatın George Clooney'i hayal edin. İşte o tip. Gri kırçıllı bir hırka, kot pantolon bu kadar mı yakışır ? Dik dik, düz ve uzun kirpikler, hafif rastık çekilmiş gibi sürmeli gözler, tek tük ama belli aralıklarla serpiştirilmiş beyaz teller, yan yana makas izleri belli simsiyah saçlar, kirli sakal çenede kırlaşmış ve sıklaşmış...
Benim yanımda da gençten bir Fransız adam var ama kimseyle konuşacak halim yok. George'dan sonra kesmez… Horladığım duyulmasın diye uyanık kalmak için her gelen bedava yemeği yiyorum, biraları içiyorum. Aktarmasız on iki saat uçuyorsunuz ama Johannesburg’da sanırım üç saat bekletildik. Toplam on sekiz saatte evde oldum.
Tam içim geçiyordu ki, George iki elini başının arkasında kenetledi, hafifçe gerindi. Kumral teni ve uzun kemikli parmakları üzerindeki ahenkli siyah tüyler bile tahrik etmeye yeterdi daha genç olsaydım! Rahmim alınmamış olsaydı! Antidepresanlardan salaklaşmış libidom, uzayda dolaşıyor olmasaydı! Yalnız yolculuk yeminime ayıp olmasaydı...vs...vs...
Bir de kendi ellerime baktım. Kayaları oyarken ve içine hayallerimi koyarken öyle hoyrat davrandım ki hiç bir adamın dikkatini çekmeyecek zavallılar, şimdi bir de yaşlılık lekeleri oluşmaya başladı ama hayallerimi yaşamama engel değiller şükür...
Amaaan yazarlık böyle demek ki; elâlemin adamının eliyle, kılıyla, keliyle ne uğraşırsın?
Yaşar Kemal giderken "yokluğumu aratma " dedi de!
Hava alanında uçaktan inen herkesi birileri geldi aldı. Bir ben kaldım koca salonda, karşılamaya gelen yok. Telefonum çalışmıyor, vodofona mı , samsunga mı gidiyor bilmem ama mütemadiyen küfür ediyorum. Bir saat gecikmeyle gelen siyah bir adamın elinde buruşmuş kağıtta ismimi görünce , boynuna atlayacaktım.
Bo kaap denilen tek katlı rengarenk boyanmış evlerin olduğu sokaktaki en çirkin evin önünde durduk. Demir kapı açıldı, bahçeye park ettik. Bodrum’da kapısı bahçeye açılan evler gibi demek isterdim ama mümkün değil. Bir dağınıklık bir pislik anlatılmaz görmek lazım. Neyse evin içi pek öyle değil. Dağınık ama her şey temiz.Sanki yeni alınmış gibi. Zevksizlikten de öyle görünüyor... Yükse demir kapılı karanlık verandaya bakan bir penceresi var. Bir çift kişilik yatak, ayak ucunda çemeceli bir dolap, üzerinde kocaman bir televizyon, çirkin battaniyeler, alçak yastıklar ama yeni. Odanın içinde bir tek musluk var. Küçük duş kabinin içindeki bataryada elimi yüzümü yıkayayım derken foşurt diye ıslandım. Yan odadan Fransız, ergen çocuk sesleri geliyor. Ev sahibimi ve ahalisini sonra anlatacağım.  Biraların üzerine bir de bu rutubet sersem gibiyim.
George lak oldum hemen yatmam lazım!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KEVSER RUHİ.

HASAN UYSAL

AHMET TELLİ