Cape Town 2
Ev sahibim Balık Ayhan'ın annesi gibi bir kadın. Yalpalayarak indi merdivenleri, gür sesiyle well cooomeee dedi. Odamı gösterirken hem konuşuyor hem geviş getiriyor etrafa tükürükler saçıyordu. Evin dağınıklığı da eklenince midem kalktı. Güzel Allahım benim bu gezileri yapacağımı bilmiş de burnumun içine koku alma mekanizması koymamış.

İlk gün yapılan sınavı kendimce başararak pre - intermedid olarak 3 . Kurdan başladım. Öyle sevindim ki anlatamam. Okul son derece güzel ve sistemli, temiz, şık,öğretmenler genç. Öyle bizimki gibi ucuz olsun diye emekli öğretmen çalıştırmıyorlar. Hepsi zımba gibi ve özel eğitim almış kişiler. Ayrıca bu işin ülkelerine ciddi bir gelir olduğunun farkındalar ve biz şımarık öğrencilere son derece hoşgörülü ve sabırlılar.
Öğle tatilinde caddelerde dolaştım. Tertemiz hepsi özel tasarımla dizayn edilmiş kafeler; şık, ucuz, kaliteli. Sokaklarda insanlar dans eder gibi yürüyor. Herkes gülüyor.
Müslüman mahallelerde kapı önünde oturan insanların evlerinden Afrikan müziği, çileli geçmişin ezgileriyle içinizi ağlatıyor gibi hüzünlü. Derin, mahcup," ne anlatsam anlamazsın, ne söylesem hayal edemezsin " der gibi bakan zenciler. Her şeye rağmen içlerindeki müziği öldürmemişler. Şu bizim içimizdeki çocuğu öldürmeme çabamız gibi. Büyük yalan, çoktan ölmüş haberimiz yok. Öyle çok yasaklarla büyüttük, ayıplarla örttük ki gençlerimizi , sonunda küçücük ergenlerimiz nasip, kısmet, belki, bakalım, inşallah demekte buldular çareyi. Hayalim şu, hedefim bu, tercihim şöyle, yaparım tabii, umutluyum, gelecek planımı yaptım diyemiyorlar. Artık çok geç
Bo Kaap, 200 yıl önce Hollandalılar tarafından Malezya, Endonezya, Sri Lanka gibi ülkelerden gelen kölelerin yaşaması için kurulmuş bir mahalle. Bu evlerin tamamı iç karartıcı,yıkık dökükmüş. 1961 yılında cumhuriyeti kurmuşlar. Mandela'nın ışığında köleliğin kaldırılmasından sonra G.Afrika devleti özür dilemek amacıyla evleri içinde yaşayan müslümanlara hediye etmiş. (Cape'teki ilk cami olan Auwal Camisi, 1804'te mahalleye inşa edilmiş ve yıllar geçtikçe değişime uğramasına rağmen hala kullanılmaktadır.)
Onlarda her ramazanda evlerin dışını rengarenk boyayarak geçmişin izini silmeye çalışmış. Şimdi bu evler çok pahalı ama sahipleri satmıyorlar. Mahallenin girişindeki bir ev müze olarak düzenlenmiş. Turistleri kapıda karşılıyorlar ve önce odaları gezdirip adetlerini, geçmişte yaşanmış kölelik öyküsünü anlatıyorlar sonra orada oturan evlerden birine gidiyorsunuz ve gerçekten çok güzel yemekler hazırlıyorlar. Küçük ahşap hediyelikler satıyorlar.

Şimdi bize yapılana bakalım. Düşünüyorum eşim ve benim maaşımla neler yaparmışız. Adam gibi geçinseydik.(arpamız fazla gelmiş) Ama bilmiyorduk, bildirmediler...
Yan odada 13- 14 yaşında iki çocuk kalıyor, Fransız ergen kızlar, kursa gelmiş. Perde değiştirmekten, araba yenilemekten eğitimin ne olduğunu nasıl yapılabileceğini kişisel olarak da beceremedik. Şimdi bizim jenerasyonun tüm şartları zorlayarak okuttuğumuz çocuklarımız çok akıllılar. Güzel işler buldular, yüklü maaşlar alıyorlar fakat devlet oyunu buna da çare bulmuş. Mini,midi, mega alış veriş merkezleri yaparak, bizim mütevazı yaşamımızda görmedikleri janjanlı, çılgın shooopingle maaşlarını son kuruşuna kadar harcarken akılları baştan gidiyor. Kimsenin kenarında beş kuruşu yok. Para zenginin cebine geri dönüş yapıyor, fakir fakir, orta direk belini tutarak yaşayıııp gidiyoruz.
Oooof biri bizi bu kabustan uyandırsııııııın...
Yorumlar
Yorum Gönder