Cape Town 8
Bu gün size zengin ve fakirin vahşice yan yana yaşatıldığı bu kentin bir barından yazıyorum. Tigers Milk , oooo isme bak isme! Caddeye bakan penceresini sonuna kadar açmışlar ve önünde yüksek tabureler koymuşlar. Kimse kimseyi tanımasa da yan yana oturuyorlar, yoldan geçenlerle göz göze gelip muzip gülümsemeyle selamlaşmak pek hoş. Geçen haftaki gezimizde bir yol üstü büfede mola verdik. Yanındaki barı da anlatmalıyım. Her gelen bu bara bir sutyen ya da külotlarına aşık olduklarının ismini yazıp asmışlar. Adam böyle bir espiri yakalamış hatta barın yanındaki rafta baksır(boxer), g.string falan satıyor. Valla çok efkarlandım ve de takdir ettim, bir sigara bir bira parlattım.(iki yıl olmuştu sigarayı bırakalı)
Sabah yürüyerek havuza gittim. Geniş yollar her sabah tertemiz, öğle saatinde memurlar yemeğe çıkınca fakirler de çıkıyor, yarım atılmış sandviçleri çöplerden alıp duvar üzerinde yiyorlar. Akşam üzeri beş-altı arası herkes evine çekiliyor sokaklarda kimsecikler kalmıyor ama Afrikanlar yeniden ortaya çıkıyorlar, çöplerden, dükkan önlerine atılmış kutulardan ne bulurlarsa alıyorlar ve onlarda mahallelerine çekiliyorlar. Saat yediden itibaren sadece akşam açılan lüks restoranlarda şık hanımlar ve beyler boy gösteriyor. Emniyet müdürlüğünün yanındaki ara sokağın başında Anatolian Restaurant var. Ankaralı Tayfun, yıllar önce gelmiş burada evlenmiş ve kalmış. Her şey, dolması, tarhanası, yeni efe rakısı, hepsi Anadolu yemekleri ve lezzeti. Gidip görmenizi, tanışmanızı öneririm. Ama dikkat, şehrin en pahalı yerlerinden biri, hemşehrim falan diye düşünüp masayı donatmayın. Yemekten sonra Long Street caddesindeki barlar tıklım tıklım. Bir akşam ev halkıyla birlikte gay bara gittik. Anam "niye bize adam kalmadı? " diyordum, meğer tüm yakışıklı adamları diğer adamlar kapmış. Çok da mutlular!
Gece yarısı çöp arabaları tıslaya tıslaya gelip sarhoş yaprakları, aşık bankları, rezil bidonları, sevgi hırsızlarını, bir dala asılı unutulmuş dilekleri süpürüp, yıkayıp gidiyorlar.
Ha! Havuz diyordum, burada havuzlar deniz suyu ile dolduruluyor. Çok temiz ve çok büyükler. Tüm gün kalmak 20 ren(5 tl ). Sanki denizin içine yapılmış gibi, havuzun bitiş çizgisinden sonra deniz başlıyor. Bu koyda deniz çok derin, dalgalı ve köpek balıklı bu yüzden sıra sıra havuzlar var. (Sea Point ) Çok güzel bir fikir; minyatür golf sahaları var. Özellikle genç çiftler çok eğleniyorlar.
Dün Township'e gittim. Buradaki fakir halkın oturduğu teneke mahallesi. Gidip gitmemeyi çok düşündüm. Tam da düşündüğüm gibi hissettim. Ne diyecektim “ bir aydır buradayım, şehrinizin zenginliği, şaşası, halkın mutluluğu, ucuzluk, bolluk beni çok şaşırttı, çok mutlu oldum, iyi ki gelmişim. Şimdi, gitmeden bir de sizi göreyim dedim, nasıl sürünüyorsunuz, nasıl perişansınız göreyim de kendi halime şükredeyim mi ? " diyecektim. Gezi otobüsünden inince o mahallede oturduğunu söyleyen bir rehber karşıladı. Adamın üstü başı dökülüyordu. Paraları peşin verdik ve mahalleye girdik. Önce gözüme çocuğunu banyo havlusuyla sırtına bağlamış (hepsi öyle yapıyor) genç bir kadının, çirkin orta yaşlı bir adamla cilveleşerek konuştuğu takıldı. Bu arada havludan sarkmış bebeğin başı, şu arabaların arkasında istemsiz devamlı sallanan oyuncakların başı gibi oynuyor, sanki kopacak.

Rehber durumu sanki şimdi olmuş gibi, sanki deprem olmuş da aniden yakalanmışlar gibi vahametle anlatıyor. Her cümlesinin sonunda yardımlarla ayakta kaldıklarının altını çiziyor. Yarım bir duvar var, okul yapmak istiyorlarmış. İyi de şimdiye kadar neredesiniz? O yarım duvarlı okulu görünce bir tiyatro sahnesinde olduğumuzu anladım. Duvarın taşları yosun tutmuş, yani yarım bir inşaat değil, göstermelik. Yoksulluk alay konusu yapılmış. Bu turlar, beyazlarla iletişimde kalmak için ve fırsatçı derneklere para toplamaktan başka bir şey değil.



Yorumlar
Yorum Gönder