DEDEMİN MEKTUBU
Dedemin mektubu yazdığı tarihlerde ülkemizde huzursuz günlerindeki olayları anlatan makale aşağıda, ilgilenenlerin okumasını öneririm.
Gönyeli katliamı, 12 Haziran 1958 tarihinde Kördemen köyünden
bir grup Kıbrıslı Rum'un, Gönyeli köyünden Kıbrıslı Türkler tarafından
saldırıya uğraması olayı. Katliamda sekiz Kıbrıslı Rum öldürüldü, beş kişi ağır
yaralandı. 1958 yılı, Kıbrıs’ta Türk ve Rum milliyetçiliklerinin
doruk noktasına ulaştığı yıldı 10. Bir taraf bölünmeyi bir taraf Yunanistan’a
bağlanmayı istiyordu. EOKA örgütünün Kıbrıs’ta gerçekleştirdiği silahlı
eylemler ve bu eylemler sonucu zarar gören Kıbrıslı Türklere ilişkin haberlerin
Türk kamuoyunda yer almaya başlaması, ülke genelinde tansiyonun yükselmesinde
etkili oluyordu. Yunanlı Georgios Grivas’ın başında bulunduğu EOKA’nın silahlı
eylemlerine karşı, Kıbrıslı Türkler “Volkan”, “9 Eylül Cephesi” gibi çeşitli
örgütlenmelere gitmiş, fakat bu oluşumlar gerekli başarıyı sağlayamamıştı. EOKA
saldırılarına karşı Türk savunmasını sağlayacak bir örgütün kurulması konusunda
bizzat Ankara’dan sağlanan destekle birlikte11, Rauf R. Denktaş, Burhan
Nalbantoğlu ve Mustafa Kemal Tanrısevdi’nin girişimleriyle, 1957 yılı sonunda
“Türk Mukavemet Teşkilatı” (TMT) oluşturulmuştu12. Bu teşkilatın ilk önemli
girişimi, tarihe 27-28 Ocak 1958 olayları olarak geçen mitinglerdi13. İngiliz
sömürge yönetimine ve Enosis’e karşı, 27 Ocak 1958’de Lefkoşa’da Kıbrıslı
Türklerin gerçekleştirdiği ve İngilizlerin sert karşılık vermesiyle ölümler ve
yaralanmalarla sonuçlanan mitingin14 ertesi günü 28 Ocak’ta başta Lefkoşa olmak
üzere Magusa, Larnaka, Limasol ve Baf şehirlerinde yüksek katılımlı tepki
mitingleri düzenlenmişti. Ada genelinde çıkan bu olaylarda, İngilizlerin sert
müdahaleleri sonrası birçok Kıbrıslı Türk hayatını kaybetmiş ve Ada’da
sıkıyönetim ilan edilmişti15. O günlerde yaşananlar konusunda Denktaş; “Ocak
1958 hadiseleri bizi halka, halkı bize tanıtmak için fırsat teşkil etti. 7
şehit pahasına dünyaya ilk defa olarak ‘Türk gibi yaşamak’ azmimizi
işittiriyorduk. Örfi idarede müthiş bir sıkıntı ve yoksulluk içinde kalan
halkımız; evlatlarını toprağa veren kardeşlerimiz ‘Vatan sağolsun eninde
sonunda Mehmetçik gelecek ya” diyor ve bütün zulüm ve yoksulluklar Türk’e
yaraşır vakarla sineye çekiliyordu” ifadelerinde bulunuyordu16. Ada Türkleri
aleyhine yaşanan bu gelişmeler, Türkiye’de etkisini göstermeye başlamış, yükseköğrenim
kurumları, sendikalar ve diğer sivil toplum örgütleri, “Taksim”e yönelik
propagandalarını hızlandırmış, gazetelerde her gün Kıbrıs’a ilişkin haberler
yer almaya başlamıştır. Başta Dr. Fazıl Küçük olmak üzere ileri gelen Kıbrıslı
yetkili ağızlardan 10 Stavros Tombazos, “Kıbrıs Milliyetçilikleri “Taksim”
fikrini ön planda tutan açıklamalar, Türk kamuoyunun bu fikir etrafında
bütünleşmesini sağlamıştı. Yediden yetmişe herkesin kendi kanlarıyla çizdikleri
Kıbrıs motifli bayrak kampanyaları ülke içerisinde yaygın bir hale gelmişti17.
1958 yılında Kıbrıs ülke gündemini en üst sıralarındayken, geniş kitlelerin
Kıbrıs duyarlılıklarını en iyi ifade ettikleri yöntem düzenlenen mitingler
olmuştu. Ülke genelinde 8 Haziran’dan başlayarak 6 Temmuz 1958 tarihine kadar
devam eden “Kıbrıs Miting”leri, “Kıbrıs konusundaki haklı davamızı dünya
efkârına duyurmak” temel amacıyla gerçekleştiriliyordu. 1958 yılı “Kıbrıs
Miting”lerini, 8 Haziran 1958 Pazar günü İstanbul Beyazıt Meydanı’nda
gerçekleştirilen ve yaklaşık olarak 300 bin kişinin katıldığı mitingle
başlatabiliriz. İstanbul mitingine gösterilen bu geniş katılım, bunun yaratmış
olduğu heyecan ve mitingin geniş bir şekilde ulusal basında yer alması, Kıbrıs
mitinglerinin ülke genelinde yaygınlaşmasında önemli etkenlerin başında
gelecekti. Bunun yanı sıra, yukarda da değindiğimiz üzere, Demokrat Parti
yönetimi de, 6-7 Eylül olayları sonrası Kıbrıs’a yönelik bu mitinglere yeşil
ışık yakmış, gerçekleştirilen mitinglerle, Kıbrıs konusundaki Taksime dayalı
çözüme halk desteğini sağlamaya yönelik politikasını uygulamıştı 18. 8 Haziran
1958 Pazar günü Beyazıt Meydanı gerçekleştirilecek olan İstanbul mitingi,
İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği tarafından organize edilmişti. Mitinge
yönelik çalışmalar günler öncesinde başlamıştı. Üniversite kapısına Türk
bayrağı ve taksimi gösteren bir harita asılacak ve Atatürk büstü konulacaktı.
Mitingde kullanılmak üzere, 100 bin pankart, 10 bin duvar afişi, 10 bin el
ilanı ve 100 adette bez dövizin temini için matbaalar sipariş verilmişti.
Miting’in sırasında, öncesinde ve sonrasında güvenliğin sağlanması en önemli
konuydu. 6-7 Eylül olayları hafızalardaki yerini tüm sıcaklığıyla koruyordu.
Geniş kapsamlı olacak bir mitingde buna benzer olayların yaşanması ülke içinde
ve dışında Kıbrıs konusunda Türkiye’nin elini zayıflatırdı. Bu nedenle
mitingdeki güvenliği sağlamak üzere il merkezinde bir toplantı
gerçekleştirilmişti. Toplantıya vali ve belediye reis vekili Ethem Yetkiner
başkanlık etmiş, Birinci Ordu Müfettişliği yetkilileri, İstanbul Merkez
Kumandanı, Boğazlar ve Marmara Üs Korkumandanı, İl Emniyet Müdürü Cemal Tarlan
ve muavinleri, il jandarma kumandanı, trafik müdürü, Eminönü ve Fatih
kaymakamları iştirak etmişlerdi19. İngiliz, Yunan, Amerikan ve Rus
konsolosluklar güvenlik altına alınmıştı. Patrikhanenin bulunduğu Fener
semtinde güvenlik önlemleri en üst noktada tutulmuş ve burada sekiz tank
konuşlandırılmıştı. Miting boyunca bütün sinema ve eğlence yerleri kapanacaktı
20. İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği Başkanı Samet Gündoğan yaptığı
açıklamalarda, Ankara’da yaptığı temaslar sonucu gerek iç işleri ve dış işleri
bakanları gerekse Başbakan Adnan Menderes’in mitingin icrasından duydukları
memnuniyeti kendisiyle paylaştıklarını basına ifade edecekti.
Gerçekleştirilecek olan mitingle, başta İngiltere olmak üzere dünya kamuoyuna
bir mesaj verilerek, taksim konusunda Türklerin kararlılığı duyurulacaktı 21.
Anlara Üniversitesi olmak üzere, ülke genelindeki Talebe Birliklerinin de
mitinge destek verdikleri görülüyordu. 1958 Kıbrıs mitinglerinin geneline
baktığımızda gençlik ve kadın örgütlerinin ön planda olduğunu; ayrıca gerek
iktidar gerekse muhalefetin olabildiğince bu olayın dışında kalmaya, miting
meydanlarını siyasi bir araç olarak kullanmamaya özen gösterdiklerini de
görüyoruz. İstanbul’da gerçekleştirilen miting saat 14’te başlamış ve çok geniş
bir katılım gerçekleşmişti. Düzenlenen miting, Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda,
İzmir’in işgali sonrası Türk halkının haklı tepkilerini tüm dünyaya duyuran
Sultanahmet Mitingi’yle eş tutuluyor ve “Bizi yakından tanımamak hususunda Mora
isyanlarından beri müşterek bir inat gösterenler, o mitingi de (Sultanahmet)
küçümsemişler ve sadece bir teşkilatın eseri sanmışlardı. Muhataplarımız bizzat
kendi menfaatlerini, bir kere daha yanlış teşhisin kurbanı kılmasınlar”
ifadelerinde bulunuluyordu22. Miting esnasında pek çok kişi halka hitap
etmişti. Miting’de konuşma yapanların bazıları şunlardı; Kıbrıs Türktür Partisi
Genel Başkanı Dr. Fazıl Küçük, Londra Kıbrı
Bu kampanyalara birkaç örnek vermek gerekirse;
Nevşehir lisesi öğrencilerinin kanlarıyla hazırladıkları Kıbrıs bayraklarını
gösteren fotoğraflar yer almakta ve hazırlanan bu bayrak Londra Kıbrıs Türktür
Cemiyeti başkanı Necati Serger’e verildi. Zafer, 15 Nisan 1958;
“Şereflikoçhisar’dan kardeşlerimize” başlığı ile, Şerefli Koçhisar Cumhuriyet
İlkokulu öğrencilerinin kanlarıyla çizdikleri Kıbrıs haritasını kaymakama
takdim ettiler. Zafer, 26 Nisan 1958; 13 yaşındaki Baf Türk koleji 1-C sınıfı
öğrencisi olan Kıbrıslı Türk çocuğu olan Cahit Fatihgil, Başbakan Adnan
Menderes’e, üzerinde kanla çizilmiş Kıbrıs haritası bulunan bir Türk bayrağı
gönderdi. Bayrakla birlikte gönderilen mektupta, “Efendim, size iki günden beri
bir bayrak yapıp arkasını da beyaz bir renk kumaşla kaplayıp üzerine kanımla
yapılmış bir Kıbrıs haritası çizmeyi düşündüm. Akşamleyin bunu annemle
söyledim. Bu fikrimi beğendiler ve bana yarın mektepten geldiğin zaman her şeyi
al ve düşündüğünü yapıp başvekilimize yolla dediler. Bende istediğimi yaptım”
ifadeleri bulunmaktaydı. Daha sonra Adnan Menderes bu bayrağı İstanbul’a
mitinge gönderecektir. Zafer, 8 Haziran 1958. 18 Ahmet Hamdi Başar anılarını
yazdığı kitabında Demokrat Parti’nin Kıbrıs konusunu, ülkedeki bozulan ekonomi
ile birlikte artan muhalefete karşın, gündem değiştirmenin bir aracı olarak
kullandığını, “… Kıbrıs meselesini alevlendirerek halkı ayaklandırmaya ve
heyecana getirmeye ve iç davalardan gözünü ayartma” çalıştığını ifade
etmektedir.
Ankara Mitingi, 12 Haziran 1958 Perşembe günü,
İstanbul’da olduğu gibi saat 14’te önce saygı duruşu ve ardından okunan
istiklal marşı ile başladı. Miting davetini yapan Türk Milli Talebe Federasyonu
Genel Başkanı Vahdet Tayan miting açılış konuşmasında “Kıbrıs davasında
taksimin, Türk milletinin yapmış olduğu bir fedakârlık olarak algılanması
gerektiği” vurgusunda bulunarak, Amerika’nın da konuyu bu şekilde anlaması
gerektiğini ifade ediyordu. Bu durum Türk Kamuoyunun, Kıbrıs konusunda
Amerika’dan beklentilerini yansıtıyordu. Kıbrıs Türktür Partisi Genel Başkanı
Dr. Fazıl Küçük’ün, Kıbrıs’ta var olan durumu ortaya koyduğu konuşmasında,
“Kıbrıslı Rumların Makarios önderliğinde örgütlenerek Türkleri öldürdüklerini,
Türklerin kendilerini koruma durumuna geçtiğinde, Rumların, Türklerin
kendilerini katlettiği propagandasını yaptığına” değinmişti. Ada’daki durumun
çok kötü olduğu, çadırlarda yaşayan insanların bulunduğu ve bu durumdan Ada
idarecilerinin Türkleri sorumlu tutarak, Rumların şımartıldığını ifade ettiği
konuşmasının sonunda, bu durumda çıkışın tek yolunun taksimle birlikte
Mehmetçiğe düştüğüne değiniyordu. Konuşmasının sonunda Dr. Küçük’e, Talebe
Federasyonu tarafından, Kıbrıslılara verilmek üzere, federasyonun gönüllü
olarak kaydına başladığı “Kıbrıs Türk Gençlik Ordusu” adına İstiklal Harbinde
kullanılmış bir gümüş kılıç; Dumlupınar Kocatepe’den, Mustafa Kemal’in “Ordular
ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri” dediği yerden getirilen toprak ve bir Türk
bayrağı hediye edildi29. Kıbrıs Türktür Kültür Derneği Başkanı Mehmet
Ertuğruloğlu, “Kıbrıs, Anavatanla birleşmek için her fedakârlığı göze
alacaktır. Türk milleti Kıbrıs meselesinde kararlıdır. Ada’nın tamamı üzerinde
hak sahibi olmasına rağmen dünya barışı uğruna son fedakârlık olarak taksime
razı olmuştur” ifadelerinde bulunurken; Türkiye Talebe Federasyonu eski başkanı
Yavuz Kadıoğlu, “Milli parolamız bir zamanlar ‘Ya İstiklal Ya Ölüm’dü. Sonra
‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ oldu. Şimdi ‘Ya Taksim Ya Ölüm’ oldu” diyerek,
Kıbrıs 29 Zafer, 11 Haziran 1958. 10 konusunda Türk tezinin parolasını
kalabalığa onaylatıyordu. Bu ve buna benzer pek çok ifadenin yer aldığı
konuşmalar ardı ardına gerçekleştirilmişti. İstanbul’da olduğu gibi Ankara’da
da Kıbrıs davasında gençlik örgütleri ön plandaydı. Miting sırasında, “Dedem
koynunda yattıkça benimsin ey güzel toprak”, “Taksime razı olmasan gelir
hepsini alırız”, “Kıbrıs’a yol Anadolu’dan gider”, “Baş verir Kıbrıs’ı
vermeyiz”, “Ölmek var dönmek yok”, “Ya böleceğiz, ya öleceğiz”, “Taksim sulh
için son fedakârlığımız”, “İnsan kalpsiz Türk Kıbrıs’sız olmaz”. “Yunan dikkat
et Menderesi taşırma! On iki adaları sel alır”, “Sayın Başvekilimiz, trafik
fenerlerinin yeşil yanmasını emret yeşil adaya yol alalım”, “1453’de Fatih’i,
1922’de Atatürk’ü, 1958’de de torunlarını karşında bulacaksın” yazılı dövizler
ellerde dolaşıyor; İstanbul’da olduğu gibi Ankara’da Makarios kuklaları
darağaçlarında asılıyor ve yakılıyordu30. Saat 16’ta konuşmalara son verilerek,
kalabalık Ulus’a doğru yürüyüşe geçti ve Atatürk Anıtına çelenkler konuldu.
Miting esnasında, muhalefet lideri İsmet İnönü’nün miting alanına gelmemesi
yönünde çeşitli tertiplerin alındığı konusunda haberlerde basına yansımıştı 31.
Ülke içersinde düzenlenen mitinglere yönelik, Türk Ortodoks Kiliseleri Başkanı
Papa Eftim32, Türk Milli Talebe Federasyonu’na bağlı gençlerle yapmış olduğu
konuşmasının basına yansıyan bölümlerinde, İstanbul Rum Patriği Athenagoras’ın,
Makarios’la aynı gayeye paylaştığını, Athenagoras ve etrafındaki papazların
yurt dışına çıkarılmaları gerektiği, patrikhanenin Megala İdea’ya hizmet
ettiğini söylemişti33. Papa Eftim’in, Kıbrıs konusunda bu ve buna benzer,
Türkleri destekler nitelikteki ifadeleri, ülke içersindeki Rum kesiminde
rahatsızlıklar yaratmıştı. Papa Eftim’in şahsına yönelik giderek artan
tehditler üzerine, Galata’da yer alan “Panayia” kilisesi çevresinde güvenlik
önlemleri alınmıştı. 30 Zafer, 13 Haziran 1958. 31 Milliyet, 13 Haziran 1958.
32 Papa Eftim, 1884 yılında Ankara Vilayeti Yozgat Sancağı Akdağmadeni
kasabasında doğmuştur. Asıl ismi Pavli Karahisarlıoğlu’dur. 1918'de Keskin
Metropolit Vekili olmuştur. O dönemde Anadolu'da ve İstanbul'da yaşanan
gelişmeleri yakından takip eden Papa Eftim, Fener Rum Patrikhanesi'nin
karşısında yer almış, buradan gelen ve Hıristiyanların Türklere karşı harekete
geçirilmesini isteyen talimatları uygulamadığı gibi özellikle Orta Anadolu'daki
Ortodoks Türklerle temasa geçerek onları milli mücadeleye destek olmaya
çağırdı. Büyük Taarruz'dan hemen sonra da Bağımsız Türk Ortodoks
Patrikhanesi'nin kurulmasını sağladı. Mustafa Kemal'in "milli mücadelede
bize bir ordu kadar hizmet etti" dediği Papa Eftim, 14 Mart 1968'de
İstanbul'da öldü. Papa Eftim ve Türk Ortodoksları için bakınız; Yonca
Anzerlioğlu, Karamanlı Ortodoks Türkler, Phoenix Yay., Ankara, 2010; İbrahim
Erdal, “Türk Basınına Göre Ortodoks Türklerin Milli Mücadele’deki Tutumu”,
Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, S
35-36, Mayıs-Kasım 2005, s. 333-343; Mehmet Okur, “Milli Mücadele Döneminde
Fener Rum Patrikhanesinin ve Metropolitlerin Pontus Rum Devleti Kurulmasına
Yönelik Girişimleri”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk
Yolu Dergisi, S 29-30, Mayıs-Kasım 2002, s. 101-116. 33 Milliyet, 12 Haziran
1958. 11 Kıbrıs konusunda iki büyük ilde arka arkaya gerçekleştirilen mitingler
sonrası, diğer illerdeki miting hazırlıkları hız kazanıyordu. 15 Haziran’da,
İzmir Yüksek Tahsil Gençliği tarafından, Bornova Spor sahasında
gerçekleştirilen ve çok büyük bir kalabalığın katıldığı İzmir Mitinginde, diğer
mitinglerde olduğu gibi ön planda gençlik ve kadın örgütleri yer alıyordu.
Mitingi esnasında Kıbrıs Türktür Partisi Genel Sekreteri Osman Örek, düzenleme
kurulu başkanı Tıp Fakültesinden Necip Acar ile birlikte birçok konuşmacı söz
almıştı 34. Osman Örek’e, konuşmasının sonunda, Atatürk büstü ve gençlerin
kanlarıyla çizdiği Kıbrıs haritası verilmişti. Ayrıca miting Kıbrıs’ta da
radyodan yayınlanmış ve Ada’da heyecan yaratmıştı 35. Aynı gün Adana’da
düzenlenen mitinge Dr. Fazıl Küçük katılıyordu. Fazıl Küçük burada yaptığı
konuşmasında taksim tezi üzerindeki ısrarlarını ve Kıbrıslı Türklerin
haklılıklarını ortaya koymuştu. Konuşması sonrası Türkiye Milli Talebe
Federasyonunun kanı ile çizdiği bir Kıbrıs haritası, mücahitlerimiz tarafından
da milli mücadele yıllarından kalma mermi dolu şarjör, esir düşen Yunan
Generali Trikopis’ten alınmış olan tarihi kılıcı temsilen bir kılıç hediye
edilmişti. Bu mitinglerde de Makarios duyulan öfke kalabalıklarda hissediliyor,
köpekler Makarios kılığına sokuluyor, kuklaları darağaçlarında asılıyor ve
yakılıyordu36. İzmir’de miting dışında bir diğer önemli gelişme, mitingden bir
gün önce, İzmir’de bulunan NATO karargâhındaki yaklaşık 200 kişilik Yunan
personelinin, aileleriyle birlikte, 10’na yakın uçakla karargâhı terk etmesi ve
Yunanistan’a gitmeleriydi. Basında “Efzunlar Dağa Küstü’ Yunan Jesti!” şeklinde
verilen haberde, olayın NATO’nun bilgisi dışında gerçekleştiği ve Türkiye’ye
yönelik Yunanistan’ın bir gözdağı olduğuydu. Yunanistan ayrıca iki ülke
arasında oluşan gerginlik sonrası Ankara Büyükelçisini de geri çekiyordu. Yunan
dış işleri bakanı Averof, “Bu geri çekmede ciddi sebeplerinin olduğunu,
Türklerin tahrik edici hareketleri karşısında çekilmeye karar verdiklerini”
söylüyordu37. Yunanistan, ülkesinde yapılacak olan bir NATO toplantısını iptal
ederken, toplantıya katılacak olan 4 Türk subayı da geri dönüyordu. Yunanlılar
iptal gerekçesi olarak, iki ülke arasındaki ilişkilerin gerginliğinin Yunan ve
Türk subaylarının işbirliğini imkânsız kıldığını ve bu durumun konferansın iptaline
gerekçe teşkil ettiğini ileri sürmüştü. Olaylar sonrası, Yunanistan dış işleri
bakanı Averof ,34 Zafer, 16 Haziran 1958. 35 Milliyet, 16 Haziran 1958 36
Milliyet, 16 Haziran 1958 37 Milliyet, 17 Haziran 1958 12 mecliste yapmış
olduğu konuşmada, İzmir’deki NATO üssünün başka bir yere naklini dile
getirdi38. NATO’nun güneydoğu kanadının savunmasında yer alan iki kritik ülke
arasında oluşan bu olumsuz hava, başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olmak
üzere, Kıbrıs konusuna bir an önce bir çözümün bulunmasının zorunluluğunu
getiriyordu. ABD’nin en önemli önceliği Kıbrıs’tan dolayı iki NATO üyesi ülke
arasındaki gerginliğin çatışmaya dönüşmesini engellemekti. Kıbrıs konusunda 17
Haziran’da açıklamak üzere bir çözüm planı hazırlamakta olan İngiliz Başbakanı
Macmillan’ın, NATO’nun müdahalesiyle planını açıklamayı iki gün ertelemişti.
TBMM 16 Haziranda Kıbrıs’a yönelik yapmış olduğu gizli oturumda, oybirliği ile
Kıbrıs adasının taksimi yolunda almış olduğu kararı tüm dünyaya ilan ediyordu.
Bu kararın içeriğindeki önemli noktalar şöyleydi; “… Kıbrıs’taki son olaylar da
göstermektedir ki, bu çok tehlikeli durumun bir an önce nihai bir hal şekline
bağlanmasına yönelik kesin bir aciliyet haline gelmişken, bunun için de tek,
adil, haklı, ılımlı hal şekli olan taksimi, vakit geçirmeden kabul etmek
gerekmektedir. Ada’da iki toplumun arasındaki güvensizlik ve düşmanlık, bu
toplumların artık bir arada yaşamalarına ve bir idare altında işbirliği
yapmalarına olanak tanımamaktadır. Ada’da sulhun ve sükûnun yeniden geri
gelmesi için, bu iki toplumu, fiilen ve hukuken birbirlerinden ayırmak ve Türk
toplumuna, hiçbir zaman ve hiçbir suretle, onun yaşama hakkına ve özgürlüğüne
kastetmiş olan Rum toplumunun tahakkümü altında bırakılmayacağı hususunda tam
güvence vermek gerekmektedir. Bu nedenle Ada’nın sulh, sükûn ve refahını
sağlamak ve gerekli dostluk ve anlayış havasını yeniden yaratmak için nihai bir
çözüm ve azami bir fedakârlık olarak taksimi kabul etmek ve uygulamak
kaçınılmazdır”39. Meclis oybirliği ile almış olduğu bu kararla taksim tezi bir
devlet politikası haline gelmişti. Türkiye, devlet politikası olarak Kıbrıs
Sorunun çözümünde taksime yönelik çözümü ortaya koyarken ve bu çözümde
Kıbrıs’ta ve Türkiye’de yaşayan Türk halkının geniş desteğini alırken,
İngiltere Başbakanı Mac Millan 19 Haziran’da Avam Kamarasına verdiği Kıbrıs’a
ilişkin beyanatta, Ada sorununun çözüme yönelik planını açıklıyordu. İngiltere,
Kıbrıs üzerindeki hükümranlığını yedi yıl müddet için Türkiye ve Yunanistan’la
paylaşmaya hazır olduğunu, adada İngiliz vali yanında Türkiye ve
Yunanistan’ında birer temsilcinin bulundurmasını temel alan bir öneri
getiriyordu. İngiliz Başbakanı Mac Millan, Kıbrıs’ta her iki cemaatin
kendisiyle ilgili işlerde muhtariyete sahip bulunacağı, temsili bir hükümet
38 Milliyet, 25-26 Haziran 1958 39 Zafer, Milliyet, Ulus, 17 Haziran
1958. 13 sisteminin kurulacağı; Kıbrıslı Rumlarla, Kıbrıslı Türklere İngiliz tabiiyetini
muhafaza etmekle beraber Yunan veya Türk tabiiyeti verecek olan hükümleri kabul
edeceği; yapılacak olan anayasada iki cemaatin her biri için ayrı bir
temsilciler meclisinin kurulmasını öngörüyordu. Uluslar arası alanda Kıbrıs
konusunda bu gelişmeler devam ederken, ülke içersinde Kıbrıs mitingleri devam
ediyordu. 23 Haziran tarihine kadarki süreçte gerçekleşen mitingler şunlardır:
8 Haziran İstanbul; 9 Haziran Adapazarı; 12 Haziran Ankara; 14 Haziran Antakya,
Kayseri, Ordu; 15 Haziran Adana, İzmir, Hatay, Kırıkkale; 16 Haziran Malatya;
17 Haziran Erzurum; 19 Haziran Antalya, Samsun ve Elazığ; 21 Haziran Eskişehir,
Balıkesir ve Maraş; 22 Haziran Konya, Bursa ve İskenderun mitingleri. Bütün
mitinglerde gençlik örgütlerinin ön planda olduğu; mitinglerin düzenlendiği
illere, çevre illerden de yüksek katılımların olduğu dikkat çekmekteydi.
Antalya mitingi sonrası gençler deniz açılarak ve Türk karasularının bittiği
yere “Kıbrıs bugün karasularımızdan çıktık, yarın karasularındayız” yazılı
çelenk ile gençlerin kanlarıyla yazdıkları ve içinde, “Denizler, gökler ve
karalar şahidimiz oldun ki, Kıbrıs Türktür, Türk kalacaktır” mesajını ihtiva
eden kağıt, bir şişe içine konularak Kıbrıs’a gönderilmek üzere denize
bırakılmıştı 40. Samsun, Eskişehir ve Konya mitinglerinde Dr. Fazıl Küçük
konuşmalarda bulunmuştu. Konya mitingi İstanbul, Ankara ve İzmir radyolarından
canlı verilmiş; miting esnasında Dr. Fazıl Küçük’e, Ermenek gençliğinin
kanlarıyla çizdikleri Kıbrıs haritası ve Türk bayrağını armağan edilmişti. İskenderun
mitingine, Hataylı Ortodokslardan destek gelmiş. Ortodoks cemaati adına
İskenderun Gazetesi sahibi Suphi Levent’te bir konuşma yaparak, taksim lehinde
fikirlerini ifade etmişti. Maraş’ta yapılan mitingde, Havuzlu Meydana Kıbrıs
ismi verilmiş, geçmişte Lala Mustafa Paşa komutasında fethedilen ve 37 bin
Maraş eyalet askerinin kahramanlıklarına izafen, Kıbrıs’ta bir Maraş isimli
kasabanın kurulması, Maraş’la Kıbrıs arasında maddi ve manevi bir bağın
bulunması, mitingi daha anlamlı bir hale getirmişti41. 23 Haziran itibariyle
ülke genelinde Kıbrıs’a ilişkin mitinglere son verilmesi düşünülürken, illerden
gelen yoğun istek üzerine mitinglere devam kararı alınmıştı. 23 Haziran
Kastamonu; 24 Haziran Kars; 25 Haziran Çorum, Sivas ve Bingöl; 26 Haziran Niğde,
Ordu, Aydın, Tokat ve Afyon; 28 Haziran
Mersin ve Nevşehir; 29 Haziran Isparta; 2 Temmuz Çankırı; 4 Temmuz
Gaziantep, Amasya; 5 Temmuz Urfa ve Sakarya; 6 Temmuz Çanakkale, 40Milliyet,
Ulus, 20 Haziran 1958. 41 Zafer, 22-23 Haziran 1958. 14 Zonguldak, Uşak,
Diyarbakır ve Hakkari’de mitingler düzenlenmişti. Taksim fikrinin hararetli
şekilde savunulduğu mitinglere, genel anlamda baktığımızda; Fazıl Küçük’ün
katıldığını Çankırı mitingine, katılmaları için Türk Ortodoksları Ruhani
Başkanı Papa Eftim ve Fener Patriki Athenagoras’ta davet edilmiştir. Davet
üzerine, Papa Eftim, “Kıbrıs Türk yurdunun bölünmez bir parçasıdır. Taşı
toprağı kanıyla yoğrulmuş Türk yurdudur” ifadelerinin yer aldığı bir teşekkür telgrafı
göndermiştir42. Diyarbakır mitinginde Fazıl Küçük’ten ve Papa Eftim’den gelen
telgraflar okunmuştur. Çanakkale mitingi sonrası, Kıbrıs’tan gönderilen toprak
Çanakkale Şehitler Abidesinin harcına karıştırılırken; Sakarya mitinginde,
ülkede bulunan yaklaşık 30 bin Yunan tebaasının ülke dışına gönderilmesi ve
Athenagoras ile patrikhanenin ülke dışına çıkarılması teklifleri dile
getirilmişti43. Zonguldak mitingine Fazıl Küçük katılmış ve kendisine Zonguldak
gençlerinin kanlarıyla yaptıkları bayrak verilmişti. Yüksek Tahsil Derneği
tarafından düzenlenen Çorum mitinginde, İskilipli gençlerin kanlarıyla çizdiği
Kıbrıs haritasının Dr. Fazıl Küçük’e gönderilmesi tezahüratlarla karşılanmıştı.
Mitingler ülke genelinde devam ederken, devlet radyosunda 4 Temmuz’dan itibaren
“Kıbrıs Saati” isimli bir program yayına başlayarak, Kıbrıs’ta meydana gelen
olayları günü gününe kamuoyuyla paylaşacaktı. İlk açılış konuşmasını Dr. Fazıl
Küçük gerçekleştirmişti44. Ulusal basında da Rumlara ilişkin asayiş haberleri
ana sayfalarda yer alıyordu. Örneğin, bir Türk kızını döven, Fener Rum Kız
Lisesi öğrencisi üç Rum kızın davaları gazetelerde yer alırken; bir başka
haberde “Patriğin Kuryesi sınır dışı edildi” başlığı arlında, patrikhane ile
Yunanistan konsolosluğu arasında irtibatı temin eden Teologos Sfirocras isimli
Yunanlı kişiden bahsediliyordu. Sfirocras’ın, siyasi polisin takipleri sonucu,
konsolosluktan patrikhaneye gizli talimatlar taşıdığı ve patrikhanenin de buna
göre hareket ettiği tespit edilmişti. Patrik Athenagoras’ın özel kuryesi olan
Yunanlının sınır dışı edildiği haberi yer alıyordu45. 4- SONUÇ “Taksim” tezinin
bir hükümet politikası olarak ön plana çıktığı dönemde, 1958 yılı Haziran ve
Temmuz aylarında ülke içersinde düzenlenen “Ya Taksim, Ya Ölüm” mitingleri, taksim
tezine yönelik olarak Türk kamuoyunun desteğinin alınmasına ön ayak olmuştu.
Başlangıçta Kıbrıs’ın tamamının Türklere verilmesi temel hedefken;
İngiltere’nin de desteği taksimi ön plana alan Türk hükümetinin, bu
kapsamlı politika değişiminin ülke içerisinde yaratacağı olumsuz tabloyu, 1958
mitingleri, hükümet adına tersine çevirecekti. Mitingler ile birlikte ortaya
çıkan halk desteği, Türk hükümetinin içerde ve dışarıda, Kıbrıs konusunda elini
güçlendirecekti. Ülke genelinde düzenlenen Kıbrıs mitinglerinin düzenlenmesi ve
yürütülmesinde, ön planda öğrenci ve gençlik dernekleri yer almıştı. Ayrıca
kadın ve işçi örgütlerinin de mitinglere destek verdikleri görülmektedir.
Özellikle gençlik içerisinde “Kıbrıs”a ilişkin ortaya çıkan bu duyarlılık ve
düzenlenen mitinglerin geniş halk kitlelerine ulaşması, sonraki yıllarda ülke
gündeminde ki yerini koruyacak olan “Kıbrıs Sorunu”na ilişkin geniş halk
desteğini de beraberinde getirecektir. Sonuç olarak ülke genelinde 44 ilde
gerçekleştirilen ve toplamda iki buçuk milyonu aşkın kişinin yer aldığı Kıbrıs
mitingleri, Türk kamuoyunun Kıbrıs’a yönelik duyarlılığının en önemli
göstergesi olmuştu.
Selamlar Ayse Hanim, blogunuzu takipteyiz :)
YanıtlaSilçok güzel bir mektup yaaa :)
YanıtlaSil